ANASAYFA  |  ÖNERİ VE ŞİKAYET  |  İLETİŞİM

BİYOGRAFİ HABERLER MAKALELER GİYOTİN HAVUZU İLETİŞİM
ORTADOĞULU | HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi
  KADROMUZ
 
ORTADOĞULU

BİR KONSOMATRİS

Şimdi bu ORTADOĞULU konsomatris kim olabilir,üzerinde düşünelim(mi)!

Ama evvelâ , MISIRLI bir amcayı size tanıtmak istiyorum:

""" 
Muhammed Hasaneyn Heykel (Arapça: محمد حسنين هيكل , d. 23 Eylül 1923, Kahire - ö. 17 Şubat 2016), Mısırlı gazeteci ve siyaset adamı. El-Ahram gazetesinin genel yayın yönetmeni (1957-1974) olarak büyük ün kazanmıştır.

Kahire Üniversitesi'nde öğrenim gördü. 1943'te Egyptian Gazette 'de muhabirliğe başladı. Bir yıl sonra haftalık dergi Rosal Yussef 'in kadrosuna katıldı. 1953-56 arasında Arapça yayımlanan resimli dergi Aher Saa 'nın yayın yönetmenliğini yürüttü. 1956-57 yıllarında da, günlük el-Ahbar gazetesinin yayın yönetmeni olarak çalıştı.

Heykel'le Cemal Abdül Nasır arasında eskiye dayanan bir dostluk vardı. Abdül Nasır iktidara gelince, Heykel'i el-Ahram'ın yayın yönetmenliğine getirdi. Heykel göreve başlar başlamaz haberlerde doğruluğa ve nesnelliğe daha çok önem vermeye yöneldi, gazetenin aşırı duygusal ve sansasyonel havasını da gidermeyi başardı. Ayrıca gazetenin teknik bakımdan belirli bir düzeyin altına düşmemesi için çaba harcadı. Onun yönetimi sırasında el-Ahram Arap dünyasının en saygın gazetesi durumuna geldi. Heykel üniversite mezunlarını işe alarak araştırmacı muhabir olarak eğitti, gazeteye bağlı Stratejik İncelemeler Merkezi'ni kurdu. ""

Bu kadar ön bilgi yeter.

Şimdi Hasan Bey amca, T-ÖZAL iktidarının 3. yılıydı galiba, ülkemize geldi.Zamanın etkin haftalık , oylumlu haber dergisi NOKTA, kendisiyle , bayağı canhıraş bir söyleşi yaptı.
NOKTA'nın,en az 20 kadar arşivlenmiş cildi, kütüphanemdedir.Her ciltte, sanırım 10 dergi olması gerek.
NEYSE.
Söyleşide, yaşam boyu unutmayacağım bir ifadesi vardır HEYKEL 'in ...

TÜRKİYE der, "" YA ORTADOĞU'nun üvey kardeşi, ya da BATININ gayrı meşrû evlâdı" olacak...

Siz olsanız , böyle dehşet bir İFADEYİ unutabilir misiniz!
CUMHURİYET öncesindeki TÜRK imparatorluğunun YÖNETİM KADEMESİ ve çevresinin , hiç bir unsuru, ÖZGÜN TÜRK kültür altyapısına dayanmazdı.
Bu yüzden , hanedan olan "osmanoğulları" çetesi , elinden geldiği kadar ANADOLU'da , silindir gibi davranarak ,ÖZGÜN TÜRK kültür altyapısının üzerinden geçerek, KİMLİK AİDİYETİNİ olabildiği kadar ,en anlaşılmaz alt BASAMAKLARA indirmiştir.

ÖRNEĞİN...

SELÇUKLU'ya başkaldıran BABA İLYAS, resmi tarih tarafından EŞKIYA olarak tanımlanır.
Bu durum, 19 yüzyıl sonuna doğru, KOÇ KOZANOĞLU / Avşar ayaklanmasına kadar , aşağı yukarı böyle gider.

Peki kimlik NEDİR bu topraklarda?

Kısaca müslümanlıktır.
Müslümanız demenin ne anlama geldiğini , hem diyenler hem de dedirtenler bilmezler ayrıca.

İNSAN varoluş ilkelerine toptan aykırı olan ,HAREM uygulaması ile adeta "genetik" bir dejenerasyona/ gen ihanetine giden bir hanedandan söz ediyoruz """ osmanlı "" deyince.
OSMAN'ın ( muhtemelen adı otman ve dini de hazara yahudisidir ) oğlu ORHAN'a , düğününden kaçırılarak EŞ YAPILAN HOROFİRA / Jennifer da denmektedir / ile başlayan bu GENETİK İHANET, elini çabuk tutan cariyenin oğlunun ,hiç bir yeterlilik aranmadan , padişah yapılıp , imparatorluk adım adım çöküp, yok olurken , büyük nüfus topluluğu olan ANADOLU'nun da, zihnen-ruhen - kimlik olarak , ortalıkda , başı kesik tavuk gibi dolaşan insan yığını olarak kalmasının önünü açmıştır.

Gidin bakın BALKANLARA!!! 
Sizin DEVŞİRME vezirlerinizin , geldikleri / ait oldukları topraklara neler yapmışlar neler.
ANADOLU!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Üç beş parça SELÇUKLU eseri.
OSMANLI çetesi??????????????????????

XXXXXXXXX// XXXXXXXXXXXX// XXXXXXXXXXXXX///XXXXXXXX

António de Oliveira Salazar kimdir?

Okuyun o zaman :

António de Oliveira Salazar (28 Nisan 1889, Vimieiro (Santa Comba Dão) - 27 Temmuz 1970, Lizbon), Portekiz Bakanlar Konseyi başkanı ve 1932-1968 yılları arasında Portekiz Cumhuriyeti'nin de facto diktatörü.

1933-1974 yılları arasında Portekiz'in sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi hayatını kontrol eden, milliyetçi, fazlasıyla tutucu, gelenekçi ve katı muhafazakar kimliğiyle tanınan, en çok da İspanya'nın faşist diktatörü General Francisco Franco'ya benzetilen, otoriter-aşırı sağcı rejim Estado Novo’nun (Yeni Devlet)(*) kurucusu ve de lideridir. Dönemin faşist diktatörlerinden biri kabul edilir. Ancak Salazar rejimi diğer faşist hareketlere kıyasla “light faşizm” olarak adlandırılır. Tıpkı Franco gibi Salazar da, tam bir Mussolini hayranı, antisemit olmasa da Nazi yanlısıydı. Fakat o da, yine Franco gibi ülkesini İkinci Dünya Savaşı'nın dışında tutmayı başarmıştı.

(*) SANKİ YENİ TÜRKİYE gibi geliyor kulağa...

1968 yılında beyin kanaması geçirdi. Çoğu kaynaklar bu olayın onun yazlık evinde sandalyeden düşmesi sonucu gerçekleştiğini yazdılar. Aynı yıl, 1968 yılında yönetimden ayrıldı. Düşüşünden sonra kısa bir süre sonra ölmesi beklendiği gibi, Başkan Américo Thomaz Marcello Caetano onun yerini aldıysa da beklenmedik bir şekilde iyileşti. 1974'de Karanfil Devrimi olarak anılan General Antonio Spinola'nın yönettiği askeri ayaklanmayla diktatörlüğü devrildi. Portekiz'de yeni bir düzen başladı...

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX//XXXXXXXXXXXXXXXXX//XXXXX

Kısaca , abede ((u.arası finans kapital )) emperyal diktasının , tayin edip de, kendi eceliyle ölen yegâne " kalfadır""...(*)

(*) Evren'i nasıl tasnif etmeli acep!!!

Zülfikar Ali Butto'yu deviren , GENERAL ZİYA ÛL HAK, üstelik ABEDENİN pakistan b.elçisinin de ,ailesiyle birlikte bindirildiği UÇAĞIn, havada,uzaktan patlatılması sonucu!

RAJİV GHANDİ, hindistan başbakanı, ünlü GHANDİ ailesinin 3. kuşağı , annesi de başbakan olan HİNTLİ devlet adamı,hindistanı yıllardır yöneten , KONGRE partisinin genel başkanı.
Bir seçim konuşmasında , sahnenin altına yerleştirilen uzaktan kumandalı bomba ile ...
İspanyol diktatörü GENERAL FRANKO'yu saymıyorum.

Gelelim ORTADOĞU'ya...
Cezayir ve Fas'ı katmadan belirtelim...
Tunus,Libya,Mısır, Lübnan ve İsrail de hariç elbette, Suriye, Irak,Ürdün dahi...

Kesilen kafalar, kurşunlanan konvoylar, basılan saraylar ve daha türlü çeşit İNSAN katliamının yer aldığı, bir kanlı İNSANLIK SAHNESİ değil midir!

Akıllarına her estiğinde, BATI batı diye bir yerlerini yırtanlar !
HAAa,UNUTMADAN.Aşağılık kompleksi, ruhsal sapmalar içinde,tedavisi en zor ,hemen hemen olanaksız olanıdır.

Bir yerlerini yırtanlar, önce dönüp kendi yırttıkları yere bakmak zorundadırlar.Ama nerelerinin yırtıldığını farkında bile değiller, ne yazık ve acı!

XXXXXXXXXXXXXXXX//XXXXXXXXXXXXXXXXXXX//XXXXXXX

DERLER ki CUMHURİYET eski kültürden-tarihten-zamanlardan ciddi ve kökten bir kopuştur.
Halk , hafızasını kaybetti,kaybettirildi.

Bak ,kuş geçiyor hacıemmi!

Oğlancıllık: kulamparalık.
Erkek erkeğe düzüşmek : homoseksüelik.
Kadın kadına olmak: lezbiyenliktir.

Bu davranış bozukluklarına, son zamanlarda bir ekleme yapabiliriz sanırım.
OSMANLI sevicilik...
Zannımca her türlü sevicilk sapmadır ya!
OSMANLI tarihini öğrenmeye ,akademik olarak bakmak, doğru bir davranıştır.
ANCAK, osmanlıya tapınmak-osmanlı ile yatağa girmek, sapmadır.Bugün OSMANLI lezbiyenliği ya da eşcinselliği , devletin başköşesindedir.
Sadece devletin mi!
Hazır RUS elçisi öldürüldü ya, elbise dolabından alelacele, tozları neyim fırçalanıp, ""OSMANLI 1453 gençliği " afişleri servis ediliverdi.

Habire tarihi sevmemiz pompalanıyor!
Peki güzel de hangi TARİHİ?

Sevip, barıştırılmak istenen TARİH elbetteki OSMANLI tarihidir!
Peki OSMANLI bir tarih midir?

Yani, fransız tarihi okutulurken,anlatılırken , sadece KRAL LUİlerin hayatı mı anlatılır fransada, yoksa toğyekûn fransız tarihi mi!
Tabii ki topyekûn fransız tarihi ve içinde kralların durumu!

İşin PÜF noktası,tarihin hangi yüzünü sevmemiz gerektiğinin vurgulanmasıdır!
Bizden OSMANLI hanedanına, yani cumhuriyetin bir gecede siktir ettiği hanedana tapınmamız isteniyor TARİH DERKEN!

Osmanlı BİR ÇOK benzeri hanedan gibi, bir SUÇ örgütüdür...

Bugünkü SUÇ örgütleri ise SANDIKTAN çıkmaktadır...(*)
(*) Maurive duvergıer ,FRANSIZ siyaset bilimci, seçimle gelen kırallar kitabından!!!
Sırıtmayın,siz anladınız ne demek istediğimi!

Yani burdan kasıt, bir bütün olarak insanlığımızın geçmişi, daha özel olarak da bizzat ANADOLU halkının özgün tarihi değildir.

Yani örneğin ne akkoyunlu-ne karamanoğulları- ne Pir Sultan- ne de Şeyh Bedrettin vs vardır.

Yani her biri kökü kömeci bilinmez,esir pazarlarından satın alınıp, osmanlıya kakalanmış karı kızdan doğan padişahların, göya hanedan adı altındaki yapılarını , kendi ÖZ İKTİDARIMIZ-HALKLAR hapishanesi olan ANADOLU MÜLKÜNÜ kendi ülkemiz,despotik-ölümcül karakterli- zevkten gözleri kudurmuş -tatminsizliğin zirvelerinde dolaşan -her dakka bir vezirin-sadrazamın boğazlandığı, saray koridorlarından her yaştan BOĞAZLANAN(*) "" veliaht/şehzade "" hırıltıları gelen devleti kendi devletimiz ,sarayın düşmanları düşmanımız-başka halkların meşru topraklarını işgal etmenin fetih ve nizamı alem sayacağımız , gayrı meşru bir egemenliğe ,bugün ,zihnen boyun eğip, onu yüceltmenin ,sözde şuuraltı 31ini yaşayacağımız bir Türkiye!!!

(*) Bu osmanlı hanedan üyelerinin kanı kutsal olduğu için,akıtılması mekruhmuş,o yüzden boğularak öldürülmeleri gerekirmiş.
Hem müslüman,hem oğlancıl,hem katil, her orjici, hem de kanı Kutsal! vay be...

Seninki de zor iş be ağam...

OSMANLI üzerinden yıkanan beyinlerin varolduğu bir yarın Türkiyesi, akli kesinti tecavüzüne uğramış bir halkın,varolan CİNNET ve ŞİDDET talebinin , İKTİDAR erki aracılığıyla yükseltilmesi anlamına geleceği,haniyse kesindir.

Bu şiddet yükseldikçe,tarihe sorgulayarak bakmak,gerilere düşüp, kimliksizce, osmanlı çetesinin, o gün REAYA dediği,baldırı çıplak bir halde ,PAVYON KONSOMATRİSİ sözde makyajıyla, BOL(*) içirilen masadan masaya oturmak demek olacaktır "YARINIMIZ"...

(*) Bol, eskiden pavyonlarda , parayla masadan masaya dolaşan KONSOMATRİS kadınlara , müşterilerin ısmarlamak zorunda oldukları, çoğu açık çay,azı hafif viski katılmış, konsomatris kadının sarhoş olmamasına yönelik bir " geri zekalı" içkisi...

1. Bölüm

 

 

Not: Yazının başına koyduğumuz resim,elbette tuhaf,irkiltici, birilerine gıcık verici, sinir edici.AMA bilinmelidir ki, birilerini yüceltmek, bir aileyi köpürterek , başüstünde taşımak,o aileye tapınmak,insan haysiyetinin ayaklar altına alınması anlamındadır.

Kimse kusura bakmasın. Çok höpürdettikleri OSMANLI hanedanı da, sarayında olmadık kirliliği yapıyordu. Başkaca hanedanların da ,dünyanın çeşitli yerlerinde, kimbilir ne pislikleri vardır "" emme"", KÖTÜ örnek emsal teşkil etmez, yani O PİSLİKLER var diye,ardımızdaki pislikleri örtbas edip, hoş göremeyiz.

 

Kabûl edip, aklınızla yaşayacaksınız.

Ghötünüzle değil...



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

    Bu Habere Henüz Yorum Yapılmamış..!



 
 HABERLER
 
EKSİK OLMAYIN YAŞIYORUM
13. BÖLÜM

Tarih : 20.04.2024
Devamı...
 
 
TUTUNAMAMAK
12. BÖLÜM

Tarih : 17.04.2024
Devamı...
 
 
 
 MAKALELER
 
BİR EMİNE ROMANI
İÇ DÜNYA ÖYKÜSÜ

Tarih : 10.01.2024
Devamı...
 
 
sonbahara merhaba
candan ve gönülden

Tarih : 14.10.2023
Devamı...
 
 
 
 GİYOTİN HAVUZU
 

2. BUYRUN
DEMEKKİ NEYMİŞ

Tarih : 27.02.2024 |
Devamı...

 

TUTUNAMAMAK
7. BÖLÜM

Tarih : 27.02.2024 |
Devamı...

 

TUTUNAMAMAK
6. BÖLÜM

Tarih : 26.02.2024 |
Devamı...

 

TUTUNAMAMAK
5. BÖLÜM

Tarih : 25.02.2024 |
Devamı...

 


 
 

 
 
ANASAYFA BİYOGRAFİ SIK KULLANILANLARA EKLE GİZLİLİK İLKELERİ İLETİŞİM


Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.

HÜSEYİN SUNGUR | Resmi Web Sitesi | huseyinsungur.com © Copyright 2015-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA